İnfeksiyon Kontrol Programlarının Değişen Rolü

Hastane İnfeksiyonları ve Kontrolü Derneği’nin son kongresi 12-15 Nisan 2012 tarihlerinde yapıldı. Kongrede konu ile ilgili son gelişmeler gözden geçirildi. Bana da infeksiyon kontrolü programlarının değişen rolü ile ilgili bir konuşma yapma görevi verildi. Kongre kitabında yer alan görüşlerimin bir kısmını sizlere de sunuyorum.

Son 20-25 yılda hastane infeksiyon kontrol programı kavramında önemli gelişmeler olmuştur. Sırasıyla sürveyans, risk faktörleri, infeksiyon ve organizma ilişkisinin tanımlanması, nosokomial patojenlerin tiplendirilmesinde moleküler tekniklerin kullanımı, izolasyon tekniklerinin tanımlanması ve uygulanması, informasyon teknolojisinin kullanımının yaygınlaşması ve son olarak da sağlık hizmetine bağlı infeksiyonları önleme kavramının bir kalite iyileştirme programı olarak kabul edilmesi önemli süreçler olarak ön plana çıkmaktadır.

Bugün herkes tarafından kabul edilen, 1998 yılında SHEA’nın yayınladığı infeksiyon kontrol programlarının altyapısı ve fonksiyonları ile ilgili çalışma, sağlık hizmetine bağlı infeksiyonların önlenmesi ve kontrolünde yeni bir dönemi başlatmıştır. Bu çalışmada “İnfeksiyon Kontrol ve Epidemioloji  Programlarının Amaçları” şu şekilde belirlenmiştir.

•Hastayı koruma,

•Sağlık çalışanı, hasta yakını ve ziyaretçileri ve sağlık kuruluşu içindeki diğer kişileri koruma,

•Bu iki amaca ulaşmak için gerekenleri “cost-effective” “verimli” bir şekilde uygulama.

İnfeksiyon kontrol programlarının başarı veya başarısızlıkları bu amaçları etkili bir şekilde yerine getirmeleri olarak tanımlanır. Programın amaçları nosokomial infeksiyonların yayılmasını veya gelişmesini önleyecek aksiyonları ön plana çıkarmaktır.

Kalite iyileştirme ve infeksiyon kontrol programlarının büyük bir ivme kazanması sonrasında, sağlık hizmetine bağlı gelişen infeksiyonların ciddi bir şekilde azaltılabileceği yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.  Bu konuda yayınlanan rehberler ve infeksiyon kontrol amaçlı demetlerin (bundle) önemli rolü olmuştur. Bununla beraber bazı zorlayıcı tedbirlerin alınmasının da bu gelişmeleri hızlandırdığını kabul etmek gerekir. Örneğin “CMS”in bazı ciddi sağlık hizmetine bağlı gelişen infeksiyonları ödemeyeceğini açıklaması, hasta ve hasta yakını sivil toplum örgütlerinin şeffaflık isteği, infeksiyon hızlarının bir kalite indikatörü olarak sağlık kurumları tarafından kamuya açıklanmak zorunluluğunun getirilmesi bu gelişmeleri hızlandıran faktörler arasında sayılabilir. Amerika’da bu gelişmeler hızla gelişirken, Avrupa ülkeleri biraz daha geride kalmıştır.

Son zamanlarda buna ek olarak “sıfır tolerans” kavramı da tartışmalara eklenmiştir. “Sıfır tolerans” aslında sağlık çalışanlarının pasif kalmasına karşı gelişen bir kavramdır. Tüm sağlık çalışanlarının bu infeksiyonları önlemek için gereken tüm önlemleri uygulamasını ve uygulamayanları da uygulamaya zorlamasını isteyen bir yaklaşımdır. Böylece tüm sağlık çalışanları “hesap verebilir” hale getirilmiş olmaktadır. İnfeksiyonları önlemede “Sıfır tolerans” kültürü  hasta güvenliğinin en önemli konusudur.

Son 50 yılda hastane infeksiyonları/nosokomial infeksiyonlar/sağlık hizmetine bağlı gelişen infeksiyonlar kavramlarının evrimini izlemekteyiz. SENIC projesi ile birlikte başlayan bu süreç hasta güvenliği kavramı ile devam etmektedir. Bu süreç içinde öncelikle hastane infeksiyon kontrol kavramı ortaya atılmış, daha sonra halk sağlığı çalışmaları örnek alınarak hastane epidemiyolojisi ön plana çıkmış, bunu kalite güvencesi ve kalite iyileştirme çalışmaları izlemiş ve son olarak da sağlık hizmetine bağlı gelişen infeksiyonların bir kalite iyileştirme ve hasta güvenliği sorunu olduğu kabul edilmiştir. Hasta güvenliği yaklaşımında temel amaç sağlık hizmeti sunumu kültüründe önemli bir değişikliği sağlamaktır. Hataların sınıflandırılması, saptanması ve bunları en aza indirgeyecek sistemik önlemlerin alınması en önemli adımlardır. Bu yeni yapı içinde, nosokomial infeksiyonlar, yan etkiler olarak kabul edilmekte, hasta güvenliği hedefi olarak da “sıfır”nosokomial infeksiyon alınmaktadır.

Sonuç olarak sağlık hizmetine bağlı gelişen infeksiyonlarda amaç önleme, bunu sağlamak için hedef sıfır infeksiyon ve sıfır toleransı kabul eden bir kültür değişimigerekmektedir. Bunda başarılı olabilmek için yapılması gerekenler aşağıda belirtilmiştir.

•Yeterli finansal yatırım, yeterli kaynak, insan gücü başta olmak üzere, sağlanması,

•Eğitim ve becerilerin gözden geçirilmesi,

•Hesap verebilirlilik, şeffaflık gibi konuların kültüre yerleştirilmesi,

•Teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması ve güncellenmesi,

•Kaliteli surveyansın sağlanması,

•Kanıta dayalı uygulamalara uyumun denetimi.

H. Erdal Akalın

 

 

 

 

 

Kaynaklar

 

  1. Akalın HE. Hasta güvenliği ve infeksiyon kontrol. Hastane İnfeksiyonları Dergisi 2008; 12:53-55.
  2. Akalın HE. İnfeksiyon kontrol: Bir kalite iyileştirme ve hasta güvenliği programı. ANKEM Dergisi, 2011;25 (Ek2):6-8.
  3. Akalın HE. Hastane infeksiyonlarında “Sıfır” infeksiyon hedefi: Ne kadar gerçekçi? Hastane İnfeksiyonları Dergisi 2011;15:26-28.
  4. SHEA Position Paper, Infection Control and Hospital Epidemiology 1998; 19:114-124.
  5. SHEA Position Paper, Enhancing Patient Safety by Reducing Healthcare-Associated Infections: The Role of Discovery and Dissemination, Infection Control and Hospital Epidemiology 2010; 31:118-123.
  6. Edmond MB. Getting to zero – is it safe? Infect Control Hosp Epidemiol 2009;30:74-76.
  7. Dixon RE. Control of health-care-associated infections, MMWR 2011;60 (04):58-63.

You might also like